Dini Sohbet – İslami Sohbet
Yolculuğunuzu, kendi kendini arındırma ve Tezkiye yolunda ilerlerken , Cennet’in nihai hedefi arayışında, zorluklar ve zorluklarla karşılaşacaksınız. Bunlar genellikle aşılmaz görünebilir. Onları aşmak, tezkiye‘nin ön koşullarının iyi bir şekilde erken kavranmasıyla daha kolay hale getirilebilir . Bunlar şunları içerir:
Orijinal Çaba
Başarılı olmak için, Müslüman olarak yükümlülüklerinizi yerine getirmek için gerçek bir çaba sarfetmek için derin bir istek duymalısınız:
{ Ama davamız uğrunda, üstün gayret gösterenleri, bize varan yollara mutlaka yöneltiriz. Şüphesiz Allah, iyilik ve güzelliği huy edinenlerle beraberdir.) / Bayraktar Bayraklı (29/ANKEBÛT-69: Bizim davamız uğrunda Kur’an ile mücadele edenlere, elbette onlara yollarımızı göstereceğiz. Şüphesiz, Allah güzeli hayata geçirenlerle beraberdir } (Ankebut Suresi: 69)
Arzu ile, elbette, eylemler gelir. Ancak bunun sadece çabalarınızın sonucu olmadığını bilmesi; En önemlisi, elinden gelenin en iyisini yaptığını.
Bu, takdir edilmesi gereken çok önemli bir nokta çünkü gerçek bir çaba olmadan hiçbir şey olamaz. Yalnız bu adamın (ibadet) mucizeler yaratabileceğini düşünenler, gerçekçi bir dünyada yaşamazlar .
Dualar bu çabaların bir parçasıdır, ama Dualar bütün cevap değildir. Eğer dua edersen, ‘Allahım! Bana rehberlik et ve bana iyi davran, çünkü iyi olmaya ve iyi olma yolunda çaba göstermeye karar vermedikçe, sana herhangi bir fayda getirmeyecek.
Son iki şeyi yaptıktan sonra, elbette, Dua, çabalarınıza ilham verecek ve güçlendirecek bir barakah veya İlahi lütuf kaynağı olacaktır. İlk arzusu ve devam eden çaba ve iyi olma çabası, kendini geliştirmenin devam eden sürecinin bir parçasıdır, yaşamın herhangi bir noktasında başlayıp, son nefesine kadar devam edebilecek bir süreçtir:
{Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öylece sakının! Ona lâyık olduğu tazimi gösterin ve ancak O’na teslim olan Müslüman olarak can verin!) / Süleyman Ateş (3/ÂLİ İMRÂN-102: Ey inananlar, Allah’tan, O’na yaraşır biçimde korkun ve ancak müslümanlar olarak ölün. } (Ali İmran 3: 102)
Artık mükemmel bir insan olduğunuzu veya tam potansiyelinize ulaştığınızı söyleyebilmeniz hiçbir zaman olmayacaktır. Eğer herhangi bir noktada hissediyorsanız, o zaman sizin çöküşünüzün başlangıç noktası olduğundan emin olun.
Öte yandan, Müslüman olarak sizin yükümlülüklerinizi yerine getirme isteğinizin ne kadar büyük olduğunu görürseniz, kalbinizde ve zihninizde hayal kırıklığı, umutsuzluk ve umutsuzluğa kapıldığınız dan daha fazla kendinizi kuşatırsınız. Hepimiz, ister genç ister yaşlı olsun, bu hastalıkları tecrübe ettik ve çoğu zaman pes etmeyin. Böyle zamanlarda hatırlamaya çalışmamız gereken, sonuç değil, önemli olan niyet ve çaba olmasıdır. Bu çaba devam eden bir süreç olmalıdır:
{ Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer iman ediyorsanız mutlaka üstün gelirsiniz!. } (Ali İmran 3: 139)
İrade Gücünü Sürdürmek
Hayatta nihai hedefe ulaşmak için sürekli bir kararlılık, sonsuza kadar duyarlı ve güçlü bir irade gerektirir. Kur’an terminolojisinde buna irade denir. İrade tüm çabalarımız için temel. Bir şey yapmaya istekli olmadan, hiçbir şey yapamazsınız.
İrade arzudan çok farklı. İnsanları, yerine getirilmemiş özlemleri yansıtan her zaman duyuyorsunuz. Özlemlerin ve hayallerin yerine getirilmemesinin asıl nedenlerinden biri, iradenin statüsünü almak için solgun olan arzulardan daha fazlası olmalarıdır .
Kur’an, insanın kendi gelişimini engelleyen temel zayıflıklardan birinin iradenin zayıflığı olduğunu açıklar. Adem’in öyküsünü anlatırken, Allah şöyle bildirir:
{ Dogrusu bundan önce Âdem´e (bu agaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlilik) bulmadik.. } (Taha 20: 115)
İrade güç ve tutarlılık gerektirir ve gerçekten de şüphe, tereddüt ya da uyuşukluk antitezi. Bir kez irade sağlam olarak yerinde olduğu zaman hiçbir şüphe olması ve tereddüt etmemelidir.
Şimdi, iradenin tam olarak ne olduğunu tam olarak anlamak ve ALLAH’ın bizden tam olarak ne istediğini tam izah edebilmek için aşağıdaki ayete bakmak lazım.
{ Kim de mü’min olarak âhireti diler, onun için (ona gereken) bir sa’y ile çalışırsa işte onların (bu) çalışmaları meşkûr (ve makbul) olur. ) / Hayrat Neşriyat (17/İSRÂ-19: Kim de âhireti ister ve mü’min olarak ona lâyık bir gayretle çalışırsa, işte onların çalışmaları (Allah katında) makbûldür.).} (El-İsrail ’17: 19